Doç.Dr.Hüseyin Çelik
Görgü tanıklarından edindiğimiz izlenime göre. Ermeniler hırslarına mağlup olarak doğuda bağımsız bir devlet kurma emeline kapılmış ve bunun için terör dahil her vasıtayı meşru görmüşlerdir. Silâhla saldırıya geçen Ermenilere tuz-ekmekle karşılık verilmiş ama bu, onları durdurmaya yetmemiştir.
Osmanlıların Ermenilere soykırım uygulamak gibi bir niyeti olsaydı, bunu Kanunî Sultan Süleyman döneminde yapardı, insanlar düşmanlarını en güçlü oldukları zaman imha ederler; en zayıf oldukları zaman değil. Bir yandan Galiçya'dan Yemen'e kadar bir yığın cephede fiili savaş hâlinde olmak, öte yandan daha birkaç yıl önce bakanlık verdiğiniz Ermenilere soy kırım uygulamak. Bu gerçek olmadığı gibi. aklî ve mantıkî de değildir Tam savaşın ortasında bir de silâhlı Ermeni isyanı ile karşılaşan Jön Türk Hükümeti de, başka herhangi bir devletin yapacağını yapmış, Ermenilerin yardımıyla ilerleyen Ruslar karşısında Müslüman nüfusunun bölgeyi terk etmelerini emretmiştir.
Ardından, Van bölgesi Ermenilerinin Doğu Anadolu'nun bu önemli şehrini silâh kullanarak zaptetmesi ve işgalci Rus ordusuna teslim etmesi karşısında, Anadolu'da yaşayan Ermeni nüfusunun sadakatına artık itimat edilemeyeceği kanaatine varıp, Ermenilerin savaş bölgesinden uzak yerlere nakledilmesini emretmiştir. 1915 yılında Van bölgesinde hüküm süren özel koşullar altında, hiç kimse soykırımdan bahsetmemelidir.
Bir soykırımdan değil, bir mukateleden söz edilebilir. Geçmişten ders almak, günü doğru inşa etmeyi ve geleceğe sağlam yürümeyi sağlar. Tarihteki acıları deşmek, eğer barışa, dostluğa hizmet edecekse değer. Avrupa ve Amerika'daki Ermeni toplumu bilmelidir ki, mevcut gayretiyle bin bir dertle boğuşan fukara Ermenistan'a iyilik değil, kötülük ediyorlar.