Birinci Dünya Savaşının hemen sonrasında, İtilaf Devletleri ordularının İstanbul ve diğer bölgeleri işgal etmelerini müteakip, birkaç yüz Osmanlı siyasi ve askeri lideri ile aydını savaş suçlusu oldukları iddiası ile İngilizler tarafından Malta Adası'na gönderilerek hapsedilmişlerdir. İstanbul'daki Hükümet, hem saltanatın ve kendi varlığının muhafazası, hem de son on yıl içinde imparatorluğu yöneten ve hükümete hakim olan İttihat ve Terakki Partisi'nin ortadan kaldırılması amacıyla, İtilaf devletleri ile her konuda işbirliğine girme konusunda istekli davranmıştır.
Sonuç olarak, gerek İttihat ve Terakki rejimi gerek İstanbul'da ve Malta'da tutuklu bulunan kişiler hakkında suç kanıtlarına bulunabilmesi için Osmanlı arşivlerinde geniş çaplı araştırmalar yapılmıştır. Bununla birlikte, ne zamanı İstanbul Hükümeti, ne de Malta'daki tutuklular hakkındaki suçlamaları ispat edebilecek nitelikte hiçbir delil mahkemeye sunulmamıştır. İngiliz Hükümeti çaresizlik içinde kendi arşivlerinde ve ABD Hükümetinin Washington'daki arşivlerindeki raporlar üzerinde de araştırmalar yapmış, ancak yine hiçbir sonuca ulaşamamıştır.
ABD arşiv raporlarında; Washington'daki İngiliz Büyükelçisi R.C Craıgıe, Lord Curzon'a 13 Temmuz 1921'de çektiği mesajda şöyle demektedir:
"Malta'da tutuklu bulunan Türkler aleyhine delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey olmadığını bildirmekten üzüntü duyuyorum... Yeterli delil oluşturabilecek hiçbir sorun vakit mevcut değildir. Söz konusu raporlar, hiçbir şiddetle, Türkler hakkında Majesteleri Hükümeti'nin halen elinde bulunan bilgilerin takviyesinde yararlı olabilecek delilleri bile ihtiva eder görünmemektedir."
Londra'daki Hukuk Danışmanları, 29 Temmuz 1921'de, Dışişleri listesindeki kişilere karşı yöneltilen suçlamaların yarı siyasi bir maliyet taşıdığına ve bu nedenle haklarında, harp sırasında İngiliz savaş esirlerine zulüm yapıldığı iddiasıyla İngiliz Hukuk Danışmanları'nın önerisi üzerine savaş suçlusu olarak tutuklanan Türklerden ayrı işlem yapılması gerektiğine karar vermişlerdir.
Ayrıca, "Şimdiye kadar hiçbir şahitten, tutuklular hakkında yapılan suçlamaların doğru olduğunu kanıtlayan bir ifade alınmış değildir. Esasen, herhangi bir şahit bulunup bulunamayacağı da belli değildir, zira Ermenistan gibi uzak ve ulaşılması zor bir ülkede ve özellikle bu kadar uzun bir zaman geçtikten sonra şahit bulunması ne ölçüde zor olduğunu belirtmek dahi gereksizdir" ifadeleri de İngiliz Kralı'nın Londra'daki Hukuk Danışmanlarına aittir.
Sonuç olarak; Malta'daki tutuklular, kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilemeden mahkeme edilmiş ve 1922'de serbest bırakılmışlardır.
Bu zaman zarfında İngiliz basınında Osmanlı Hükümetin sözde "soykırım" ile suçlayan ve bu konuyu ispata yeltenen bazı belgeler yayınlanmıştır. Söz konusu belgelerin General Allenby komutasındaki İngiliz İşgal Kuvvetleri tarafından Suriye'deki Osmanlı Devlet Dairelerinde ortaya çıkarıldığı iddia edilmiştir.
Ancak, İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından sonradan yapılan soruşturmalar, İngiliz basınına verilen bu belgelerin İngiliz ordusu tarafından ele geçirilen belgeler olmayıp, Paris'teki Milliyetçi Ermeni Delegasyonu tarafından müttefik delegasyonlara yazılan uydurma belgeler olduğu anlaşılmıştır.
KAYNAKLAR:
1) PRO.FO. 13 Temmuz 1921, 371 / 6504 / E.8519 2) Foreign Office, 29 Temmuz 1921. 371 / 6504 / E.8745